Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin. 43 bin 556 kişi hayatını kaybetti ama yetkililer hatalarını kabul etmek yerine 'Asrın Felaketi' algısını yaymaya, bu felaketin önüne geçilemez bir felaket olduğunu dillendirmeye devam ediyorlar. Oysa asrın felaketi Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası'nın camlarını bile kıramadı. Akın Öncül'ün yaptığı binada bir tabak bile kıramadı. Hatay Erzin'de herhangi binaya hafif hasar bile veremedi. Bu felaketin boyutunu; bilimden uzaklaşmak, uzmanlara kulak asmamak ve aman halka karşı gelmeyeyim de sonraki seçimde de oy versinler kaygısı büyüttü. Tavşancıl'dan Erzin'e kadar işini hakkıyla yapan herkese selam olsun. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar. (Bakara/269)

***

Gelelim felaket zamanlarında siyaset yapılmaz diyenlere... Maşallah siyaseti en çok onlar yapıyorlar. Bölgeye gidene provokatör ve şovmen, asker yoktu diyene haysiyetsiz, Kızılay yoktu diyene namussuz, havaalanını belediye yaptı diyene haddini bil... Oysa sayın Cumhurbaşkanımız toplasaydı liderleri etrafına, birlikte başaracağız deseydi, özel bir firmayı değil de kendisine bağlı olan belediyeyi övseydi ne güzel olurdu. Ne kadar güçlü bir imaj çizerdi.

Bir yetkili Cumhur İttifakı olarak sahadayız diyor, bir başkası bölgeye battaniye gönderildiği için ülkemizin üreten bir ülke olduğunu vurguluyor. Bir yandaş gazeteci ölen insanlara oy gözüyle bakıp köşesinden,  "Kılıçdaroğlu, hiç boşuna 'AK Parti seçmenleri öldüler, oylar bana kaldı' diye sevinmesin. Genel sonuç değişmeyecek" diyerek karakterini belli ediyor. Bülent Arınç bile 'bu dönemde seçim de siyaset de olmaz, seçimi erteleyelim' diyerek siyasetin dik âlâsını yapıyor. AK Parti MKYK Üyesi Emre Cemil Ayvalı halkı 'sizin derneklerimiz, bizim cemaatlerimiz ve derneklerimiz' diyerek bölüyor ve kutuplaştırıyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de 'not ediyoruz' dedi. Halbuki kendisi 1999 depremi hakkında ağır eleştiriler içeren bir köşe yazısı yazmıştı. Kendisini de kimse not etmemişti. Ama muhalefet depremdeki eksikleri gözler önüne serince (aynı 1999'da günümüzün AK Parti yetkililerinin yaptığı gibi) hakaretler, sözlü tacizler ve su şişeleri havada uçuşuyor. Bu riya duvarı yıkılsın artık. Afetten önceki zamanlarda uyarıları dinlemeyen ve gelecek seçimler için çalışan herkes, afet zamanında eleştirilecek. Uzmanların kendisine sunduğu rapora inanmayan Kahramanmaraş Belediye Başkanı da, Rönesans Rezidans'ı çok kurcalamayalım yazık ederiz diyen Hatay Belediye Başkanı da eleştirilecek. İmar affına evet diyen milletvekilleri de... Tam da bugün siyaset yapılacak. 

***

Böyle rezalet görülmedi. 
Bolu Belediye Meclisi'nde halkın oylarıyla seçilmiş Başkan Tanju Özcan'a, bir kişi su şişeleri ve hakaretlerle saldırdı. Görülmüş, duyulmuş şey değil. Siyaset hiç bu kadar avamlaşmamıştı. E tabi saldıran da kime saldıracağını iyi biliyor. Partisinden ihraç edilmiş, yalnız bırakılmış bir başkana kimsenin sahip çıkmayacağını o da biliyor. Oysa partisi her türlü radikal düşünceyi bünyesinde barındırırken, milliyetçi yapısını saklamayan Tanju Özcan'ı ihraç etti. Altı oktan birisi öksüzmüş, bilemedik.