14 Mayıs 2023 tarihinde  kazasız belasız bir seçim yaptık. Çok şükür küçük bir kaç münferit olay haricinde hiç bir sıkıntı olmadan seçimi gerçekleştirdik. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev yapacak yeni milletvekillerini seçtik. Ancak Cumhurbaşkanı seçimi konusunda yarışma tamamlanamadı. Tamamlanamaması bir kenara;  eskilerin tabiri ile bu pilav daha çok su kaldırır şeklinde ortada kaldı. Bu seçimle ilgili enterasan şeyler söylensede bu seçimin galibi Türk milliyetçileri olmuştur. 

Sırası ile geçmişe bir bakalım. Oylar çalındı, birleştirme tutanakları  yanlış yazıldı kısmını en son ele alacağım.

Bu seçim  Cumhur İttifakı'nın söylediği gibi “İşgalcilere karşı yapılan bir seçim” olmadığı ortaya çıktı. Çünkü bu seçimin bir galibi çıkmadı. İşgal ile ilgili en ufak bir şey olsaydı; Türk milleti işgale karşı topyekün tavır ortaya koyardı. İşgal edilsekte bir edilmesekte bir demezdi. Demek ki İşgal falan yok. Sadece seçim için söylenen kötü abartı bir propoganda var. Bu yanlış propogandaya vatandaş tevessül etmedi. 

“Bu seçim, PKK, PYD ve YPG’ye hatta FETÖ'ye karşı yapılan bir seçim" dedi iktidar. Bunun da tutmadığı ortada. Bu kirli propogandanın da tutmadığını şurdan anlayabiliriz. Şayet böyle bir şey olsaydı bu millet sandığı bölücülerin kafasına geçirirdi. 
İktidar  bu konuda bir ton hata yaptı da muhalefet hata yapmadı mı? Muhalefet hata yapma konusunda iktidardan geri kalmadı. Türk siyaseti bu dönemde  iktidarıyla, muhalefetiyle yanlış yapmakta ısrarcı olduklarını ortaya koydu. 

Rusya Federasyonu'nun ve bazı benzeşiklerinin yetkisiz, etkisiz elemanlarının Türk siyasetinin seçimleri ile ilgili açıklama yapmaları hadsizlikten ileri bir şey olmadığı gibi; bu açıklamalar karşısında Türk siyasetinin ortak ses yükseltmemesi de Türkiye'nin gitgide Ortadoğulu olma yolunda olduğunun göstergesidir. Türk siyasetini domine etmeye çalışan her devlet; Türk demokrasisinin ve siyasetinin karşısında kötücül bir güç olduğunu ifade etmekten çekinmemek gerekmektedir. 

Geldik bu güne. Sonuç olarak ikinci tura. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Dr. Sinan Oğan arasında gerçekleşecek olan yarışa. 

Bazıları  Dr. Sinan Oğan’a veryansın ediyor. “Neden çekilmedi?”  “Neden  aday oldu?” diye. Bu konuda  kimseye haklı ya da haksız demeyeceğim. Ancak Sinan Oğan’ın ikinci turda denge unsuru olarak kalması Türk milliyetçilerine düşen görevin yine zor olduğunu göstermektedir. 
Yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanına sığınmacıları göndertecek, hırsızlığı ve yolsuzlukları engeletecek, bölücü unsurlara dur dedirtecek, gelir adaletini sağlattıracak, devletle vatandaşı barıştırtacak…. Bir akil adam olacak. Aslında Cumhurbaşkanı'ndan beklediğimiz hususları biz bu gün %5 oy alan Dr. Sinan Oğan’dan yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanı'na dikte etmesini istiyoruz. 

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin temel belirleyicisinin Türk milliyetçilerinin olması herşeyden önce Türk siyasetinde boy gösteren bölücü unsurların temsilcisi gibi davranan HDP ve HÜDAPAR’ı çok ciddi manada rahatsız etmiştir. Bence rahatsız etmeye devam etmelidir. %6'lık bir oy ile yıllarca pazarlıklara da esas oğlan rolü üslenmişlerdi. Türk milleti bu bölücülere 'artık yeter' dedi. Arsızlık hırsızlık ve uğursuzlukların seçim öncesi ifşa edilmesi bilinen bazı şeylerin medya yolu ile herkes tarafından öğrenilmesini sağladı. Yine  eksikler vardı. Mesela ifşacılardan birisinin tescilli deli raporu alarak ceza almaktan kaçması kimi ne kadar ilgilendiriyor bilemem.  

Son günlerde ısrarla Kemal Kılıçdaroğlu’nun maksimum oy aldığını ifade edenler ikinci tur konusunda Cumhur ittifakı lehine yönlendirme yapılmaya çalışanlardır. Ancak Türk solunun içerdeki ve dışardaki rakipleri  Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldıklarını, adaletsizliğin hat safaya çıkardıklarını, liyakatın sıfırladıklarını, ekonomiyi çökerttiklerini, fukaralığın kader olarak sunduklarını unutmamakta fayda var. Şayet bu konuları bir kenera bırakarak bekâ  nakaratı atanlar varsa, emin olun bekâ türküsünü söyleyenlerin kursağı siyasal islamcılara bağlanmıştır. Bu seçimlerde Türk solunun kazanması önümüzde ki yüzyılın belirleyicisi olacaktır. Çünkü Türk solu Türk sağının rehabilite edilmesi ve sağ görünümlü Siyasal İslamcıların ayrıştırılmasına katkı sağlayacaktır. Yine Türk sağı önümüzdeki günlerde Türk solunu rehabilite ederek Türk solunun içerisinde ki bölücülerin ayrıştırılmasını sağlayacaktır. Kısaca Türk solu ile sağı birbirine muhtaçken üzerlerinde parazit olarak büyüyen bölücüler ve Siyasal İslamcıların ayrılmaları Türk milletinin ve devletinin geleceği için gereklidir. 

Sandıklara sahip çıkmak, oyları çaldırmamak, oyların başka partiye yazdırmamak. Bu konuların bu yüzyılda hala konuşuluyor olması Türk demokrasisi için bir ayıp Türk devleti için bir acziyet Türk milleti için ise bir utanç olmalıdır. Hiç bir ahlaklı toplumda kişilerin seçme hakkı çalınarak başkaları için devşirilemez. Tabii ahlak yoksa oy da çalar, inekte çalar.