Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri tamamlandı. Yeni kabine üyeleri bile görevlerine başladı. Tüm bakanlara ve yeni yasama döneminde seçilen milletvekillerinin yeni görevlerinin hayırlı uğurlu olmasını temenni ederim.  

İmar barışı adı altında milletin kanına girenlerin tekrar aynı bakanlığa getirilmeleri çok manidar. Sanki 6 Şubat günü on bir vilayetimiz yerle bir olmamış gibi... Sanki devlet arsalarına çöken arsızlar hırsızlar affedilmemiş gibi... Sanki Türkiye’de imar yolsuzluklarının hiç yaşanmamış gibi davranılması çok manidar değil mi?  Tüm bu yaşananlar sanki başka ülkede yaşandı da biz uzaktan seyrediyoruz zannedenler var sanırım. 

Köy kanunu değiştirerek kırsal kalkınma alanında olması gereken köyleri mahalle yapanların asıl niyetlerinin ne olduğu; Suriyeli göçmenler gelince anlaşıldı. “Ucuz iş gücü”, “Zaten biz de çoban yoktu”, “Ensar", "Muhacir” “Din kardeşimiz” falan derken şehirlerin gettolarına ve nüfusu nispeten az olan köylere Suriyelilerin nasıl yerleştirildiği gözlenmektedir. Bir taraftan kan ile bedelini ödeyerek aldığımız cennet vatanın cennet mekanları, Araplara üç kuruşa satılırken; bir taraftan da fukara geçici sığınmacıların köylerimize nasıl yerleştirildiği görülmektedir.  

Demokrat Parti iktidarı döneminde “Her mahallede bir milyoner yaratacağım” diyen zihniyet, köylerden kentlere göçü teşvik etmiş ve şehirlerimizi hormonlu bir şekilde büyütmüştü. Köylerimizi ise fukaralaştırmak için her yolu mubah saymışlardı.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün millete efendi kıldığı köylüyü; paşaya inat köleleştirmek için her yol denenmişti. Uzun vadeli planlarında bugünkü göç ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Türksüzleştirme çalışmalarının olduğu görülmektedir. 

Dün Demokrat Parti'ye köyleri boşalttıran zihniyetin evlatları bugün köy kanunu değiştirerek köylerimizin geçici sığınmacılara tarafından işgal edilmesine göz yummaktadır. Devlet arazilerine çöken haramzadeler ve imar yolsuzluğundan köşeyi dönen rüşvet çarkının başrol oyuncuları hala ortada fink atmaktalar. On bir vilayetin yerle bir olması konusunda her zaman olduğu gibi siyasi bir fatura ödenmezken, bu affın mimarı olan kişinin tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na getirilmesi çok manidar bir durum değil midir? 

Sayın Cumhurbaşkanımız bölge halkı ile helalleşmek için böyle bir seçim yaptıysa vay halimize. Bence Sayın Özhaseki Cumhuriyet'in yüzüncü yılı münasebeti ile yeni bir af yasası daha çıkarmalı. Bu defa Kızılay’ın kurduğu, kurmakta geciktiği çadırlara konteynırlara bile af getirilmeli. Devletin arsasına konanlara zaten af gelecek. Arsıza, hırsıza ve uğursuza af gelecek. Katile, vatan hainine, bölücüye, FETÖ'cüye af gelecek, HDP’li görevden alınan belediye başkanlarına bile af gelecek. “Bu son” dedikleri mali af yine gelecek. Bu afları da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli imzalayacak. 

Siz milletten helallik alabilir misiniz bilemem sayın Bahçeli? 1980 öncesi şehit olanlardan, Mamak başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerinde işkenceye maruz kalanlardan, yurt dışına kaçmak zorunda kalanlardan, Türklük ve Ülkücülük uğruna hayatları altüst olanlardan, "MHP baba ocağımızdır" dedikleri halde kapı dışarı edilenlerden nasıl helallik alacaksınız bilemem? Bir de size inanarak yol yürüyen tüm Türk milletinden helallik alabilecek misiniz? 

Mülkiyeli bir abimiz var, onun bir sözü kulaklarımdan hiç gitmiyor. “Oğlan iyi de mahalleli puşt” CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumu tam bu sözle özdeşleşiyor. 

Kemal Bey CHP’nin tarihinde olmayan bir şeyi yaptı. Kabullenmek ve gerekli özür beyanında bulunmak. Büyük bir erdem sahibi olmanızı gerektirir. Kemal Bey bu erdemi gösterdi. Ancak Kemal Bey kendi mahallesinin puşt olduğunu bilmiyor ki. Garibim devlet memurluğundan gelmiş üstelik hesap uzmanlığı yapmış birisi. Bu adama yanlışa doğru, doğruya da yanlış dedirtemezsiniz. Devlette erdem olması gereken şey bugün garibanlık olarak nitelendiriliyor değil mi? Ne acı... Kemal Bey lisan-ı münasebetle özür diledi. Helalleşti. Ancak bu milletin %48'ini oluşturan kısım kiminle helalleşecek? Kemal Beyle mi? Yoksa mahalleliyle mi? Bu mahalleliyi biraz açalım. Bu mahallede CHP’den maaş alıp CHP aleyhine çalışanlar var mı? CHP’den milletvekili seçilip CHP’ye oy vermeyenler var mı? CHP’den parayı alıp milyonluk içkilerini yudumlarken “Pperasyon tamam CHP %48 de kalacak” talimatını uygulayanlar var mı? CHP içerisinde Çerkezcilik, Kürtçülük, Ermenicilik, Rumculuk kısaca Türk düşmanlığı yapanlar var mı? Şayet varsa Kemal Bey kimse ile helalleşmesin hemen istifasını versin. Ya da bu riyakarların istifasını alsın. İçerisinde bulunduğu mahallelinin ne olduğunu bilmeden Genel Başkan olduysa vay bizim siyasal sistemimize. Yok biliyor ve bugüne kadar bir şey yapmadıysa şimdi "Oh olsun" demek zorundayım. Binde birlik oyu olmayan adamları siyasal islamcılara şirin görünmek için alırsan yanına; adamlar sana da devlete de kazık atarlar. CHP görünümlü takiyeciler sana da pabucunu ters giydirirler. Evet Kemal Bey sizinle kim helalleşecek. Sizi kandıranlar mı? Yoksa sizin sayenizde kandırıldığını düşünen seçmen mi?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’de helalleşmek zorunda olan liderlerden belki de ilki olmalı. Bir türlü çizgi tutturamayan İYİ Parti tam bir hayal kırıklığı olduğu gibi; lider sultasının en belirgin yaşandığı bir parti olma yolunda hızla ilerlemekte. İki yıl altılı masada oturup yemek yediniz içtiniz de masanın dağılmasının nelere mal olacağını hiç konuşmadınız değil mi? Hadi masadan kalktın neden tekrar geri döndün. Hem kendi oyunu düşürdün hem de ittifakın. Hayırdır Meral Hanım Abdullatif Şener taktiği miydi bu? AK Parti darılmasın diye cefakâr Ülkücü Ömer Ay’ı bile harcamaktan çekinmedin. Ülkücü şehit Fırat Çakıroğlu’nun katilinin finansörünü milletvekili sıralamasında ilk sıraya koymaktan çekinmedin. Milletvekili sıralamaları için paraların havada uçuştuğu bir seçim yaşandı, sende çeşme akarken dolduranlardan mıydın? Peki şimdi kiminle helalleşeceksin ya da kimler sana hakkını helal edecek? Sana inanarak arkandan gelen seçmen mi hakkını helal edecek? Ülkücü davada yılları heba olmuş cengaverler mi? Partisinden istifa ederek İYİ Parti'nin grup kurmasını sağlayan milletvekilleri mi? Sana inanan kadınlar mı? Sana inanan gençler mi? Sana inanan sıradan vatandaş mı? Sana inanıp MHP’den kopan siyasetin mümtaz şahsiyetleri mi? Kimlerle helalleşeceksiniz? Size bu insanlar haklarını helal edecek mi?         

Artık Türk siyasal sistemini esir alan mikro milliyetçiler, din tabanlı siyaset yapan İhvancılar, Atatürk’ü anlamadığı halde Atatürkçü geçinenler, parası olduğu için siyasete yön vermeye çalışan hadsiz cahiller, cemaat eliyle devleti ele geçirmeye çalışanlar, vergi vermeden her tür desteği alacağına inanan yandaşlar ve bu ülke için canını ortaya koymadığı gibi dedelerinin Osmanlı'yı sırtından vurduğu bilinen geçici sığınmacı Araplar; kendi yerlerini bilecekler. Burası Türkiye. Burası bir İngiliz subayının sınırlarını cetvel ile çizdiği bir Ortadoğu ülkesi değil. Misakı milli sınırlarının her karışında ayrı bir hikâye, ayrı bir trajedi, ayrı bir kahramanlık var. Yukarda yazdığım gurupların anlamayacağı erdemler bütünü var. Burada vatan var. 

Şair Arif Mithat Cemal Kuntay ne güzel söylemiş:

"Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır.

Toprak uğrunda ölen varsa vatandır."