Türkiye Cumhuriyeti Devleti İngiliz emperyalizminin kodlarını çözemediği sürece ne ihanetler bitecek ne de hainlerin soyu tükenecek. Son günlerde Türk devletinin tüm sıkıntıları bitmiş gibi, yine Şeyh Sait denen hainden dem vurulmaktadır. Şeyh Sait'in torunları neredeyse tüm partilere girmişler ve bu partilerden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ayar vermeye kalkmaktalar. Hadsizlikte sınır tanımayan bu kişilere devletin hukuk düzeni içerisinde hainlerin nasıl cezalandırılacağı ögretilmelidir. Ancak mekanı cennet Medine müdafımı Fahrettin Paşa'nın torunlardan birisinin yıllardır içeride tutulmasının sebebi acaba Şeyh Sait artıklarının intikamı olabilir mi? Sadece bu soruyu buradan sormak istedim.

Ana muhalefet partisi CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel Bey'in Şeyh Sait konusunda sorulan sorulara yarım ağız bir şekilde cevap vermesi yüce Türk milletini derinden incitmiştir. Sayın Özgür Özel'den beklenen cevap aşağıda ki gibi olmalıydı. 

"Suç kişisel olup Şeyh Sait denen İngiliz uşağı hain; Cumhuriyetin ilk döneminde isyan etmiş ve yüce Türk adaleti bu haine gerekli cezayı vermiştir. Bugün bu kişinin soyundan gelenlerin suçlu olması asla düşünülemez. Ancak dedelerinin yaptığı ihaneti tekrarlamak izlediği hain yoldan gitmek isteyenlere  yüce Türk adaleti yine gerekli cezayı kesmekten imtina etmemelidir; etmiyecektir. Biz Ana muhalefet olarak bu tür hainlere verilecek cezanın  cokluğunu değil azlığını tartışırız. Yeterki hukuki olsun"

Şeyh Sait'in bu isyanı incelendiginde üç ayrı sebep karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan en önemlisi ve birincil sebep İngiliz devleti Musul ve Kerkük konusunda yeni Türk devletini sıkıştırmak istemektedir. Musul ve Kerkük'ün Misakı Milli sınırları içerisinde olması;  Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının almış oldukları karar doğrultusunda Musul ve Kerkük'ün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine alınma isteği; bu istegin gerçekleşmesi için  Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölgeye askeri güç gönderme düşüncesi.  Musul ve kerkük'teki meskun bulunan Türk kardeşlerimizin Türkiye ile birleşme taleplerinin İngilizleri korkutması. Bu durum İngilizlerin Anadolu'da kullanacakları oyuncaklarının ortaya çıkarılmasına sebep olmuştur. Aynı tarihlerde Hatay ilimizin Fransız eğemenliğinde ve Fransız zulmü altında yaşaması Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve tüm silah arkadaşlarının kanına dokunmaktaydı. Hatay'ın bir an önce Fransız kafirinin elinden kurtarılması ve anavatana dahil edilmesi gerekiyordu. Fransızlar bu durumdan rahatsız oldukları için bölgede ayrılıkçı Kürtleri desteklediler. Bir diğer sebep ise Ermenilerin bir şekilde Kürtlerle birlikte hareket etmeleri sağlanacak ve bugünkü Ermenistan'dan başlayarak büyük Ermenistan hayallerini gerçekleştireceklerdi. Son olarak da Ortadoğuyu şekillendirmek isteyen Batı Ortadoguda din tabanlı cahil toplumları sömürmek için Halifeliğin kaldırılmasını bahane edecekler tüm ayrılıkcılar desteklenecekti.

İngilizler Haçlı seferlerinden bu yana Orta Doğuyu şekillendirmek Ortadoğu'daki Türk İslam varlığının ortadan  kaldırılması için yüzyıllardır pilan yapmaktalar. Bu minvalde tarikatlar cemaatler tekkeler adıyla yüzlerce çalışma yürüttüler. Aynı yolu izleyen  İsrail kendi başkentinde İslami ilimler Akademisi adıyla bir okul açmıştır. Bu okulda İsrail istihbarat elemanı yetiştirmektedir. Bu elemanlardan bir tanesi daha onbeş gün önce Güneydoğu Anadolu'da bilinen bir cemaatin üst düzey imamlığını yaparken MİT tarafından yakalanmış ve İsrail'e teslim edilmiştir. Bu İsrail ajanının İsrail'e teslim edilmesinin sebebi ise "biz sizin yaptığınız işlerin farkındayız" demenin en güzel yoludur. Yine Şeyh Sait meselesine döndüğümüzde Şeyh Sait'in Diyarbakır'da asıldığı Dağkapı Meydanı'na Şeyh Sait isminin verilmesi Türkiye'deki birçok vilayette sanki Şeyh Sait'e iadeyi itibar yaparcasına cadde ve sokak isimlerinin bu hainin isminin verilmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir ferdi olarak kanıma dokunmaktadır.  Bu noktada rahmetli Abdullah Çatlı'nın söylediği gibi "teröristle konuşulmaz, siyaset yapılmaz, gereği yapılır ve sevaba girilir" Tabii bu ilk etapta çok abartı olarak veya rahatsız edici bulunabilir. Tabiki her şeyden önce hukukun haine; hain damgasını vurması ve gerekli cezayı kesmesi gerekmektedir. Yıllar önce bu bölücü terör unsurlarının her nevisinin CIA tarafindan kullandığı hain fetö'cülerle aynı mahvillerce yönetildiklerini söylediğimizde bize kızanlar, bizimle dalga geçenler vardı. Bu hain yapılanmanın dünü neyse bu günü de aynıdır. Sadece bulundukları siyaset sahnesi degişmektedir. Daha önceleri AK Parti, DYP, Anavatan Partisi, DP, MSP, HADEP, SODEP içerisindeki Şeyh Saitgiller en ufak bir rahatlamada dedelerinin intikamını Türkiye Cumhuriyeti'nden alacaklarını söylemekten geri durmamaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden İntikam alacak kadar cürretkar olan bu kişiler aslan yutmuş olmalılarki had ve hukuk sınırı tanımamaktalar.

Bugün siz Fransa'da İtalya'da Amerika Birleşik Devletleri'nde Almanya'da veya Brezilya'da "benim dedem bu ülkeyi parçalayacaktı. Parçalaması için ingilizlerden çuval çuval parada almışlardı ama beceremediler. Benim dedem geri zekalıydı. Şimdi onun beceremediğini ben becereceğim" demek bu ülkelerde nasıl karşılanılır sizce?Nasıl bir ceza ile karşılaşırlar bu tür hainler.  Bu konuyu ceza hukukçularına bırakalım. Birkaç oy için bu hain artıklarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde legal siyaset yapan partiler içerisinde bulunmaları; Türk siyasetinin ayıbından başka bir şey değldir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne demokrasinin kılıcı sallayanlar bu kişiler gibi kişilerin  kendi devletlerinde olmasına ne derler?

Şeyh Sait'in aşiretinin oy potansiyeli  üzerinden CHPye  dahil olmak ve ayar vermeye çalışanlar gözardı edilmemelidir. İYİ parti icerisinde siyaset yaptığı bilinen Saitgillerden birisinin talihsiz açıklamaları, CHP'li Sezgin Tanrıkulu isimli milletvekilinin Türk Silahlı kuvvetlerine iftira atması bu iftiranın şakşakçıları arasında HDP'nin de olması unutulmamıştır. Şimdiki adıyla Dem Parti'nin CHP tarafindan ziyareti Şeyh Sait kontejanının pazarlığı mıdır? AK Parti'nin durumu da çok farklı değildir. Zamanında fetö'cülerle işbirliği yaparak Kürt açılımı adıyla Şeyh Sait'in torunlarına iktidar partisinde yer vermenin gururunu taşıyorlardı. Ergenokon ismini fetöcüler, NATO'cular, bölücüler beraber kirletmemişler miydi?  AK Partinin 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde ise Hüdapar ile işbirliği yaptığı ortadadır. AK Parti için Türk milliyetçiliği çok önemsemediği; milliyetçi oylar için  MHP'nin Cumhur İttifanını tamamladığı bilinmektedir. Ne hikmetse Sayın Devlet Bahçeli Hüdapar ile ilgili net bir açıklama yapmaktadır. Sonuçta Hüdapar'da Şeyh Sait'e hain diyememektedir. Haine hain diyemeyen bir partinin Cumhur ittifakında yeri nedir? Yoksa MHP de birkaç oy uğuruna Türk milletinin kanını dökenlere göz mü yummaktadır?