Üçüncü dünya savaşının ikinci evresi olarak nitelendireceğimiz İsrail Filistin savaşının başlatılmasını ele alacağız. Bu konuya girmeden önce bir müstemleke valisi edası ile ortada dolaşan; kapıdan kovulup peceden AK Partiye tekrar giren Mehmet Şimşek beyin son söylemlerini ele alacağım. Gündemimizde birde iş adamımız var. Bu iş adamımızın söylemleri üzerine bir iki şey yazacağım. 

Son günlerde akılalmaz olaylar olurken bir iş adamının akla ziyan söylemleri gündemde bomba etkisi yaratamadı. Çünkü üçüncü dünya savaşı sırasında bu tür söylemler kimsenin dikkatini çekmedi. Bu iş adamı arkadaşın söylemleri bir kenara yazıldı sadece. Gereği ileriki bir tarihde yapılmak üzere beklemeye alındı. Peki bu iş adamı kim ve ne söylemişti?

Hukuki bir sonuç doğurmaması adına hem şirketin hemde şahsın sadece baş harfleri ile  konuyu ele alacağım. 

E… İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı E…. M…   ev almak isteyenler için şu cümleleri sarfetti. “Ucuz krediyle ev sahibi olmaya sıcak bakmıyorum. Para biriktir evini al. Herkes ev sahibi olmasın. Herkes İstanbul’da oturmasın. Emekli bir çiftin İstanbulun en güzel yerinde ne işi var.” Diyen iş insanı E… M… sözlerine şu şekilde devam ettiği bildirildi. “İstanbul’da Türk bile görmememiz lazım. Burası metropol. Yabancıya satışa sıcak bakarım. Tamamen bizim faydamıza. Türk evlatları alsın yabancılardan o parayı, başka bir yerde kullansın.” dedi. 

Şimdi bu iş adamı olan arkadaşa İsrailin nasıl kurulduğu konusunda bir bilgisinin olup olmadığını sormakla başlayacağım. Birinci dünya savaşı sırasında Şerif Hüseyin denen İngiliz uşağı  deve çobanının Osmanlı İmparatorluğuna isyanı ile başlayan, daha sonra Osmanlı hanedanlarının ve vakıflarımızın mülklerini kendi mülkleri gibi Yahudilere satan Filistinli Bedevilerden haberi var mı? Belediyelerdeki haramzadelerle vatan topraklarını rantiye merkezine çevirmeyi iş yapmak zannediyorsunuzdur eminim.  İlk olarak Londra’da, Paris’de, Amsterdam’da, Berlin’de, Viyana’da, New York’da, Roma’da, Moskova’da, Pekin’de, Seul’de mülk almanın ne kadar kolay olduğunu iddia edeceksindir eminim. Bu konuda da hiç bir şey bilmediğini söylemek durumundayım.   Globalleşen dünyada diye başlayıp kendi vatan toprağını rant için yabancıya satanların iş adamı olup olmadığını tartışmakla başlamalıyız belkide. Kendini iş adamı olarak gören bu rantiyecilerin bekçileri ilk olarak katma değeri yüksek olan bir iş, bir üretim yapsınlar. Bu çok konuşan rantiye bekçileri bu gün bir toplu iğne üretebilecek ne bilgiye nede tecrübeye sahiplerken “okumadım yazmadım ama para bende” diye gezen haramzadelerden başka birisi değildir. Bu tiplerinde basın yolu ile millete sunmak Türk milletine hakaretten başka bir şey olmasa gerek. Bu zat utanmadan “İstanbul’da Türk bile görmememiz lazım” diyecek kadar hadsizleşmesinin arkasında ne olabilir? diye bakmakta fayda var. Evet İstanbuldan Emekliyi, dar gelirliyi, mütedeyyin Türk nüfusunu kaçırarak ve Türk olmayan guruplara alan açma hevesi olabilir mi?  Bu noktada biraz da Müstemleke valisi gibi dolaşan Maliye bakanı Mehmet Şimşek Beyin son söylemine bakmak lazım.

Maaşlarda bu kadar çok artış olması durumunda enflasyonun kontrol edilemeyeceğini ve büyümenin maaş artışlarından kaynaklanacağı şeklinde bir açıklaması olmuş. Bu talihsiz açıklamayı  yapmasından dolayı çok rahatsız oldum. Emekli bir memur olarak bir Türk Maliye Bakanına yakışmayan bu söylem; olsa olsa Duyunu umumiye memurunun lafıdır. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sizleri boşuna mı seçtik? Maliyeyi, hazineyi, milli güvenliği, milli eğitimi, sağlık işlerini gibi işleri doğru yapın, dürüst yapın diye seçildiniz. Çalışanların ve emeklilerin maaşı çokmuş demek için geldiyseniz siz ne işe yararsınız? diye sormak durumundayım. Tabi yukarıda bahse konu olan Mütahit gibi tipler ile arsa simsarı olanlar ve her tür kaçak göçek tiplerin sıcak parası için alan açmak niyetinde iseniz emeklinin, çalışanın maaşı sizlere çok gelecektir. Maliye Bakanımıza naçizane bir tavsiyede bulunacağım. Hazineyi para ile doldurmak ve zengin bir Türkiye istiyorsanız; Türkiye’de yaşayan kaçak göçmenlerin tamamını yani 12 milyonu geri gönderin. Bir daha çıkmayacak diye her yıl çıkardığınız vergi affından vaz geçin. Yandaş, yoldaş, sırdaş gibi kendilerini bir tarafa yerleştiren iş insanlarına yapılan vergi aflarını iptal edin ve tahsiline başlayın. Yüksek teknoloji ürünü üreten ihracat yapan, ithalatı azaltıcı ürünler üreten firmalara tam destek verin. Ögrencilerimizi hayatlarının baharında borçlandırıp faiz sarmalına sokacağınıza çocuklarımızın harçlarını ve kredilerini bursa çevirin. Yurt dışında sokak satın alan görgüsüz iş insanlarına hesap sorun ve gereğini yapın. Milleti yanlış yönlediren devletin milyarlarca liralık kaynağını har vurup harman savuranlarla mücadele edin. Yetmezse bu millet aç kalmaya da dişinden artırıp devlete vermeye de hazır. Siz bu duruma hazırsanız tabi ki.  

Osmanlının 400 yıl boyunca bir başçavuş ile yönettiği topraklarda Osmanlıya ihanetin bedeli hala ödeniyor. Her şeyden önce İsrailin istihbaratının bu saldırılarda yetersiz kaldığını iddia etmek çok yanlış bir bakış açısı olduğunu söyleyerek konuya girelim. İsrailin bölgede faliyet gösteren örgütlerin içinden devşirdikleri insanlar üstünden istihbarat yürütülmektedir. Bu çalışmaları MOSSAD iç istihbarat sonuçları gibi değerlendirmektedir.  Elde ettikleri bilgileri CİA, MİT, SAVAK, EL MUHABERAT, MI6, DEGSE gibi örgütlerden aldıkları bilgilerle meç ederek sonuca ulaşır. Çok yüksek teknoloji kullanma yeteceğine sahip olan İsrail böyle bir saldırıya maruz kalması çok manidardır. Yıllarca mazlum olarak kabul edilen Filistin halkı bir anda uluslararası arenada suçlu haline dönüştürüldü. Bir müzik festivalinde öldürülen ve kaçırılanlar Birleşmiş Milletler salonu gibi. Her ırkdan ve her milletten gençler var. Üstüne İsrail kentlerini çeşitli ilkel füzelerle vurulması, dronlarla şehirlerin bombalanması bu işin arkasında neden yahu  dedirtmektedir. Yada Netanyahu’nun bir oyunu olarak görünmektedir. 

Suriyeye yerleşen yeni komşumuz ABD ve Rusya bölgede yeni bir denge oyunu kurmaya çalışıyorlar. Ukrayna ile ilgili ABD çok ses çıkarmama kararı aldığı bu dönemde Rusyada ABDnin İsrail ile birlikte Filistine vurmasında bir beis görmemekte. ABD’nin kendisine saldırı yapılmışcasına bir tepki göstermesi üzerinde durulmalıdır. ABD İsrailin kendi başına bölgede bir oyun kurucusu gibi davranması emperyal ABD’yi rahatsız ederken bu durumda Rusya ve Çinin sessizliği dikkatten kaçırılmamalıdır. Ancak Fransa yine yanlış tarafta mı yer aldı sanırım? Mesela Fransa İran üstünden Hamas militanlarına silah sağlamış olma ihtimali nedir? Tabi bunları izlerken esas Kerkük ve Kuzey Irak bölgesel yönetimi dikkatle izlenmelidir. İsrailde bir sıkıntı olduğunda muhakkak Kuzey Irak Bölgesel yönetiminde ki Türkmenlerin ve Kerkük Türkmenlerinin başına nahoş şeyler gelmekte. 

Bölgenin birinci dünya savaşı sonrası hamisi olduğunu iddia eden İngiltere ve Fransa sessizliğini bozar mı bilemem. 1516 dan 1917 yılları arasınsa bir Osmanlı başçavuşu tarafından adaletle yönetilen bölgeden kan ve göz yaşının bitmesi için ne yapmalı? Aslında çok fazla bir lafa gerek yok. Haine gereği yapılırken bölgede devlet gibi davranamayanların devlet yetkileri ellerinden alınmalı; bölge sakini olmayan devletlerinde bölgeden bir an önce çıkarılmaları sağlanmalıdır.