Türk Devletler Teşkilatı 10-11 Kasım 2022 tarihinde Özbekistan’ın Semerkant kentinde toplandı. Bu toplantı Türk tarihi için önemli sonuçlar içeriyor. En önemli başlık ise Kıbrıs Türk Devleti'nin bu toplantıya gözlemci olarak davet edilmesidir. 

1571 yılında Venediklilerden Osmanlı Devleti'ne geçen ada 307 yıl boyunca Türk hakimiyetinde barış içerisinde yaşamıştır. Abdulhamit Han tarafından İngilizlere hediye edilircesine verilmesinden sonra bölgede ayrılıkçı unsurlar yeşermeye başlamıştı. Adada uzun bacaklı İngilizler söz sahibi olmuşlardı. Bir taraftan Yunanlıları destekleyen İngilizler adada oluşan beraber yaşama kültürünü yok etmişlerdi. Çok kısa bir sürede adanın ana dili İngilizce olmuştu bile. İngilizler bir taraftan Yunanistanı bir taraftan da EOKA'yı destekleyerek adada yaşayan Türk halkını yok etmeyi planlamışlardı. 

Bir gece ansızın “Ayşe tatile çıktı."

Evet, rahmetli Bülent Ecevit ve rahmetli Necmettin Erbakan hükümeti Kıbrıs'taki zulme son vermek için Ayşe'yi tatile çıkardılar. 24 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'nda çiçekler açtı. Türk Askeri Kıbrıs'a tekrar adaleti güveni huzuru getirmek için girdi. 15 Kasım 1983 yılında ise bağımsızlığını tüm dünyaya  haykırdı. Tam 38 yıl 361 gün sonra Kıbrıs Türk Devleti, Türk Devletler Topluluğu'na gözlemci sıfatı ile katıldı. Kıbrıs Türk Devleti kardeşleri ile beraber bu teşkilatın bir parçası olmak üzere yol almaya karar vermişti. Tabi bu birlikteliği çekemeyen stratejik ortaklarımız ortak bir açıklama yapmaktan geri durmadılar.
 
Avrupa komisyonu sözcüsü Peter Stano; “AB, ilgili BM güvenlik kararları uyarınca, AB’nin uluslararası hukukun bir konusu olarak yalnızca Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıdığını, en yüksek siyasi düzey de dahil olmak üzere defalarca açıkça belirtti.” derken, “Kıbrıs Türk ayrılıkçı varlığının uluslararası olarak tanınmasını kolaylaştıracak veya herhangi bir şekilde yardımcı olacak herhangi bir eylem, BM himayesinde çözüm müzakerelerinin yeniden başlatılmasına elverişli ortam yaratma çabalarına ciddi şekilde zarar verir.” ifadelerini de yanı sıra kullandı.
Kıbrıs Türk Devleti'ni yok sayan stratejik müttefiklerimiz, Türk Devletler Teşkilatı'ndan oldukça rahatsız olmuşlardır eminim. Kıbrıs Türk Devleti'nin gözlemci olarak bile katılması tüm Avrupa'nın sinirlerini bozmuş olacak ki acil açıklama yapma gereği duydular. Ne tesadüf ki bu açıklamalar ile birlikte İstanbul'un göbeğinde İstiklal Caddesi'nde bir bombalı saldırı gerçekleşti. Adı soyadı ve eşgali belli olan bir teröristle masum insanların canına kast edildi. Türk Devletleri Teşkilatı'ndan rahatsız olanlar şayet bizim topraklarımızda rahatsızlık yaratırlarsa aynı hastalık onları da rahatsız eder unutulmasın. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri ile problemi olan şahıslar ne zaman tedavi olacaklar bilemem. 

Evet tedavi kelimesini özellikle yazdım. Türk devletinde yaşa, Türk’e düşman ol; Türkçe’ye düşman ol; kurucu lidere, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşman ol. Ne güzel dünya... Var mı böyle başka bir ülke? Varsa nerede?

Parayı burda kazan "dar-ul harp" de, bu topraklarda Türk devletinin imkanları ile oku Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftira at, Cumhuriyet'in kurucu partisinde milletvekili ol Türk Askeri'ne iftira atan hain ordusunda yer al. 

Atatürk olmasaydı bu kişilerin adları belki Maykıl, Aleks, Elizabet olacaktı. Tüm suç Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarında. Bunları zamanında göndereceklerdi istedikleri ecnebi ülkesine. Zira bu kişiler ve avaneleri modernleşmeyi ihanet etmek sanıyorlar. Bu hastalıklı tipler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret etmekten çekinmedikleri gibi, Gazi'ye dua edilemeyeceği konusunda da fetva verecek kadar hadsizler. Şayet Gazi Mustafa Kemal olmasaydı inançları ne olurdu bilmiyorum, hoş, şu anda ne onu da bilmiyorum. İşgalcilere yapacakları yalakalık nispetinde çocuklarına küçük bir gelecek belki hazırlayabilirlerdi ama(!) her dakika işgal güçlerine ve onların krallarına kraliçelerine dua etmekten geri durmazlardı, eminim. 

Bunlar gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanlarına rağmen, 10 Kasım'da Anıtkabir hınca hınç doldu taştı. Bir insanın köpeği olmak gibi aşağılık bir tanımlama ile kendini ortaya atanlar, ne Anıtkabir’e zarar verebildi ne de Atasının huzuruna çıkan vatan evlatlarına. 

Bilinsin isterim ki sizin gibi hainlere rağmen dualarla ve minnetle Atamızı anmayı unutmadık, unutmayacağız.

Geçen hafta Türk siyaseti nefesini tutmuş pür dikkat Devlet Bey'in açıklamasını bekledi.

Malumunuz olduğu üzere açılım saçılım süreci, AK Parti ile HDP flörtü derken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den herkes bir erken seçim salvosu bekliyordu. Ancak ben bu beklenti içerisinde olmayanlardanım. Çünkü Devlet Bey, Orta Anadolu’nun milliyetçi oy oranının HDP sempatizanlarından çok daha fazla olduğunu adı gibi bilmektedir. Devlet Bahçeli'nin açıklamaları birçok kişi üzerinde şok etkisi yaratsa da AK Parti'nin MHP'den kurtulma çalışmalarını karşılıksız bırakmıştır. Kimi siyasi analistlere göre bu açıklamalar bir kamikaze hareketidir.
 
Sonuç olarak MHP’nin oyları düşse de AK Parti'yi yalnız ve sahipsiz bırakmama kararı almıştır. Olur ya HDP ile yanlış bir anlaşma yapmasınlar, yine kandırılmasınlar diye.