İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. maddesi şöyledir: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Dünya’da bir grup var ki onlar ne özgür doğdular ne de eşit haklara sahipler. Üstelik soy kardeşlerinin bile onlara gerçek anlamda kardeşlik anlayışıyla davrandığını söylemek güç. 

Uygur Türkleri… 

Çin, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalayan ülkelerden birisi. Ancak imzaladığı bildirgeye aykırı olarak Uygur Türkleri’nin haklarını yok sayıyor. Üstelik 21. yüzyılda ve Dünya kamuoyunun gözleri önünde. 

Çin’in, Uygurlar üzerindeki son hamlesi onları evlerine hapsetmek oldu. Suçları ne mi? Türk doğmak… Görünürdeki bahane ise koronavirüs. Tüm Dünya koronavirüs tedbirlerini kaldırırken ve virüsün basit bir gribe dönüştüğü açıklamaları yapılırken, Çin, Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri’ne sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bununla da yetinmeyen Çin, Uygurların evlerini demir kaynaklarla kapattı. Uygurlar açlıktan ölme tehlikesiyle yüz yüze.

DUYDUKLARIM ÇOK ACI

Doğu Türkistan Millî Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’ün daveti üzerine Saraçhane’de Çin’in bu politikasını protesto edecekleri basın açıklamasına katıldım. Orada sohbet ettiğim bazı Uygur Türkleri’nden çok acı şeyler öğrendim. Bir beyefendi bana şunları anlattı: Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldum. Vatandaş olduktan sonra Doğu Türkistan’a ailemi ziyarete gittim. Burada Çin polisi benimle irtibata geçmek istedi. Konuştuğum Çinli polisler, Çin’in çıkarları için çalışmamı istediler. Ben bunu reddettim. Bu kez beni ailemle tehdit ettiler. Hatta karakoldan çıktıktan sonra bir trafik kazası geçirebileceğimi bile söylediler. Ben Türkiye’ye döndükten sonra öğrendim ki bir bahaneyle kardeşimi tutuklamışlar. 7 yıl hapis cezası verilmiş. Bunu bana aktaran babam oldu. Telefonla görüşmemizin akşamında telefonu dinleyen Çin polisi babamı da almış. Sabahına cenazesi eve gelmiş. 

Bir başka kişiden de şu bilgileri aldım: Çin’in nüfus politikasına aykırı olarak fazladan çocuk yapan bir kişi 10 yıl hapis cezası almış. Doğan çocuklar da büyüdüklerinde 1,5 yıl hapisle cezalandırılmış. İşte suçlu doğanlar…
 
Bu arada Eğitim Kampı adı altında yapılan işkenceler de, bu kamplardan kaçmayı başaran kişilerin anlatımlarıyla sosyal medyada bulunabilir. 

Peki biz bu bilgileri nasıl doğrulayacağız? Çin ne zaman şeffaf davranıp, Doğu Türkistan’a bağımsız gazetecilerin girmesine izin verir, gazetecilerin görmek istediği yerleri görmelerine izin verirse o zaman bu bilgilerin doğru olup olmadığını anlayabiliriz.